Karadeniz’in hırçın dalgalarının kıyıya usulca çarptığı bir akşamüstü, yolu Giresun’a düşen herkesin yapması gereken bir şey var: Efendi Restoran’a uğramak. Çünkü burası sadece bir yemek yeri değil; bir hatıra, bir anı biriktirme noktası.
Restoranın manzarası başlı başına bir şiir gibi. Güneş yavaş yavaş Karadeniz’in maviliğine gömülürken, masanıza gelen sıcak mıhlama, yanında közlenmiş mısır ekmeği ve buğusu üstünde bir semaver... İşte o an, sadece yemek yemiyorsunuz. O anın tadını, huzurunu, yavaşlığını yaşıyorsunuz.
Menüde her şey taze ve özenle hazırlanmış. Ama bizim favorimiz “kıymalı pide” oldu. Yanında gelen taş fırın patatesleriyle tam bir anne yemeği lezzeti veriyor. Tatlıda ise karar vermek zor ama fındıklı kadayıf Giresun’a özel olduğu için mutlaka denenmeli.
Garsonların güler yüzü, işletmecinin gelenleri tek tek uğurlaması... Her detay samimiyetle dolu. Şehirde bir günlüğüne bile olsanız, Efendi Restoran’dan bir masa ayırtın. Çünkü bazen bir restoran, sadece yemek değil; güzel bir anı da sunar.